1826 yılında, dünyanın parfüm başkenti olarak bilinen Le Gras’taki sıradan günlerden birinde bir Fransız, belki de meraklı komşularının kendisiyle için için alay ettiğini bilerek, hummalı bir çalışma içindeydi. Penceresinden görünen ruhsuz çatıların ve Provence üzerinde uzanan mavi gökyüzünün görüntüsünü sonsuza dek dondurabileceğine inanıyordu. Elindeki karakutuyu kullanarak her gün baktığı manzarayı kurşun-kalay alaşımı, bitümen denilen ışığa duyarlı bir maddeyle kaplı özel bir plakaya düşürmeye çalışıyordu. Delice fikrinin hayata geçmesi için 8 saat beklemesi gerekti. Sabır önemli bir erdem.
Vee bingo! O gün, Fransız mucit Joseph Nicéphore Niépce’nin sıkıcı manzarası, biraz bulanık olarak “Pencereden Le Gras’a Bakış” adıyla tarihteki ilk fotoğraf olarak kayda geçti.
Bu başarıdan yaklaşık 40 yıl sonra, 1861’de ilk renkli fotoğraf çekildi. Hayat hâlâ zor ama artık daha renkliydi.
Sonraları dijital dünya, akıllı telefonlar derken (yapay zekâ konusuna hiç girmiyorum bile, o apayrı bir hadise) her şey çok kolaylaştı. Artık hepimiz usta (!) birer fotoğrafçıyız!
Fotoğraf sanatının değerini bilen herkesin günü kutlu olsun.