Uzman Klinik Psikolog Yaren Hamarat, kronik yorgunluk hakkında açıklamalarda bulundu.
Günümüzün yoğun iş temposunun, stresli yaşamın ve psikolojik baskıların insan sağlığını olumsuz yönde etkileyebileceğini söyleyen Uzm. Klinik Psikolog Hamarat, “Son yıllarda görülme sıklığı artan hastalıklar arasında yer alan kronik yorgunluk sendromu kişinin sürekli olarak kendini bitkin ve mutsuz hissetmesi, dinlenmekle bile kendini iyi hissedememesi gibi sorunlarla ortaya çıkan bir durumdur. Bu problem bazı hastalarda zamanla şiddetlenerek iş yaşamının ve hatta günlük yaşantının sağlıklı bir şekilde devam ettirebilmesini önleyecek boyutlara ulaşabilir. Kronik yorgunluk sendromu en çok 20-45 yaş arasındaki kişilerde görülür. Buna ek olarak kronik yorgunluk sendromu kadınlarda, erkeklere oranla daha sık görülen bir rahatsızlıktır” diye konuştu.
YOĞUN ÇALIŞMA TEMPOSU RİSKİ ARTIRABİLİR
Kronik yorgunluk sendromunun nedenlerinin tam olarak bilinmediğini ifade eden Uzm. Klinik Psikolog Hamarat, “Bazı olumsuz faktörler kronik yorgunluk sendromu için tetikleyici olabilir. Bu faktörler arasında en etkili olan faktör çok yoğun çalışmaktır. Çok yoğun çalışan kişiler, kronik yorgunluk sendromuna daha çok yakalanırlar. Bu durum da kronik yorgunluk sendromunun en çok 20-45 yaş arasında görülmesinin tetikleyici olarak görülebilir çünkü insanlar en çok bu yaşlarda yoğun çalışma tempolarına sahip olurlar. Ayrıca stres de kronik yorgunluk sendromunun hem fiziksel hem de psikolojik açıdan nedeni olabilir. Gündelik yaşamında yoğun strese maruz kalan kişiler hem psikolojik hem de fiziksel açıdan yıprandıkları için kronik yorgunluk sendromuna sahip olabilirler” şeklinde konuştu
UYKU PROBLEMLERİ GÖRÜLEBİLİR
Genelde kronik yorgunluk sendromunun adından da anlaşılabileceği üzere yorgunluk hissi çevresinde gelişen durumlarla kendini gösterdiğini vurgulayan Uzm. Klinik Psikolog Hamarat, sendromun kişiden kişiye değişebilen ve en çok görülen belirtilerini şöyle sıraladı:
“Motivasyon Eksikliği: Kişinin rutinde yaptığı çalışma ve günlük işler gibi eylemleri gerçekleştirirken yorgunluktan ötürü zorlanması ve hatta ileri durumlarda bu eylemleri yapamaması, kronik yorgunluk sendromunun en çok görülen semptomlarından bir tanesidir.
Duygu Değişim Problemleri: Olumsuz duyguların çok fazla yaşanması kronik yorgunluk sendromunun en büyük belirtileri arasındadır. Bunun dışında ani olarak mutlu bir ruh halinden depresif bir ruh haline geçiş gibi ani duygu değişimleri de kronik yorgunluğunun belirtilerindendir. Bu durumun nedeni kronik yorgunluğun özellikle psikolojik nedenlere dayandığı durumlarda duygu durum bozukluklarına yol açabiliyor olmasıdır.
Uyku Problemleri: Uyumakta zorluk çekme, kesik kesik uyumak, uykudan yorgun bir şekilde uyanmak ve sürekli uyumak istemek gibi uyku problemleri de kronik yorgunluk sendromunun semptomları arasındadır. Bu durumun sebebi, kronik yorgunluk sendromuna sahip olan kişinin kendini sürekli olarak yorgun hissederek uyku sonrasında bile dinlenmiş hissedemiyor olmasıdır.”
TEDAVİ YÖNTEMLERİ
Tedavi yollarından bahseden Uzm. Klinik Psikolog Hamarat, “Kronik yorgunluk sendromunun kesin bir tedavisi yoktur. Tedavi planı genellikle kişiye ve hastanın yaşadığı sorunların şiddetine göre belirlenir. Sendromla başa çıkabilmek üzerinde en etkili olan yöntemler düzenli egzersiz yapmak, stres ile mücadele ve sorunları çözebilme kabiliyeti konusunda hastaların kendilerini geliştirmeleri ve yoğun iş temposunun hafifletilmesi gibi önlemlerdir. Psikolojik tedavi sürecinde hastalara olumsuz duyguların olumlu yönde değiştirilmesi, stres etkenlerinin tanınması ve bunlarla mücadele edilmesi gibi konularda bilgi verilerek bilişsel tedavi uygulanabilir” dedi.
HOBİLERİNİZE DAHA FAZLA VAKİT AYIRIN
Hobilere daha fazla zaman ayırmanın önemine dikkat çeken Uzm. Klinik Psikolog Hamarat, “Sendroma yakalanan bireylerin yapmaktan hoşlandığı aktivitelere ve hobilerine daha fazla zaman ayırması, düzenli bir egzersiz planı belirleyerek buna uyum sağlaması da hastalığın ortadan kaldırılabilmesi üzerinde oldukça etkilidir. Sürekli yorgunluk hissine bağlı olarak tüm gün kendini yatağa bağlı hisseden hastalarda dinlenmeye ayrılan sürenin yavaş yavaş azaltılması, yapmaya enerji bulunamayan ve zevk vermeyen işlerin küçük parçalara ayırarak yapılmaya çalışılması olumsuz duyguları ortadan kaldırabilmek adına atılabilecek önemli adımlardır. Aynı zamanda iş yaşamındaki olumsuzlukları gidermek adına hastalar çalışma ortamlarını yeniden düzenlemeli, iş yerinde sosyal ilişkilerini güçlendirmeye yönelik davranışlarda bulunmalı ve iş yükünü azaltıcı önlemler almaya gayret etmelidir” diyerek sözlerini noktaladı.